1911 yılında Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin, ve Ziya Gökalp tarafından yayımlanan Genç Kalemler Dergisi etrafında gelişen bu dönem; dilde, şiirde, hikâyede ve romanda yeni bir edebi anlayışa geçildiği dönemdir.
Bu dönemde dildeki değişimlerin Ömer Seyfettin’in “Millî bir edebiyat vücuda getirmek için evvelâ millî lisan ister” fikriyle başladığını söylemek mümkündür. Milli Edebiyat Dönemi’nde dilin sadeleşmesi, İstanbul Türkçesinin esas alınması, yazı dili ve konuşma dili arasındaki farkların asgari seviyeye indirilmesi, Arapça – Farsça kelimelerin tamamen dilden atılmadan yenilenmesi amaçlanmıştır.
Şiirde; aruz vezninin yerine hece vezni kullanılması ve Türklerin esas şiirinin halk şiiri olduğu fikri ortaya çıkmıştır. Bununla beraber şiirde muhteva açısından da milli unsurlara geçildiğini söylemek mümkündür. İşlenen muhteva ne olursa olsun milli edebiyat çizgisinde kaleme alınmasının mümkün olduğu da belirtilmiştir.
Şiir ve dilin yanı sıra Milli Edebiyat Dönemi ile birlikte roman ve hikâyede de büyük ölçüde değişimler olmuştur. Önceki dönemlerde roman ve hikâyede genel itibariyle bireysel konulardan dışarı çıkılmamıştır, ancak bu dönemde sosyal konular eserlerde işlenmeye başlanmıştır. Önceleri yazarlar yalnızca İstanbul merkezli eserler kaleme alırken bu dönemde İstanbul dışına kapılar açılmış, Anadolu’ya geçiş başlamıştır. Öncesinde köyü konu edinen romanlar kaleme alınsa da bu çok yaygın değildir. Bu dönemle birlikte Anadolu merkezli roman ve hikâyelerin yazılması büyük ölçüde artış göstermiştir.
Yazarlar, Anadolu’ya geçişi sağlamanın yanı sıra milli konulara yönelmiştir. Eserler; taşraya giden bir aydınla halkın karşılaşma süreci, cahil halkın eleştirilmesi, din adamları üzerinden bağnazlık, yanlış işleyen bürokrasinin eleştirilmesi gibi konular üzerine kaleme alınmıştır. İşlenen konulara bakıldığında Anadolu halkının bağnaz, cahil, eğitimsiz, tutucu olması roman ve hikâyede sıkça eleştirilmiştir. Bu yeni bir toplum ve düzen anlayışına ihtiyaç duyulduğu kanısını beraberinde getirmiştir.
Bu dönemde roman türünde; Halide Edib Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Aka Gündüz, Halide Nusret Zorlutuna, Şükufe Nihal, Raif Necdet Kestelli gibi isimler karşımıza çıkmaktadır.
Hikâyede ise Ömer Seyfettin’in yanı sıra daha çok romancılığı ile karşımıza çıkan Halide Edib Adıvar, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Aka Gündüz gibi isimler de yer alır.
Roman ve hikâyede milli konulara geçiş, dildeki sadeleşme, Anadolu’nun hikâye ve romanlarda sıkça işlenilmeye başlaması daha sonraki dönemleri de etkisi altına almıştır.
İlk yorum yapan siz olun